GÜVELER - GÜVELERİ TANIYALIM - GÜVELERDEN KORUNMA VE ZARARLARI
Güve yaklaşık 3-4 mm boyunda küçük ve kelebek şeklindeki böcekdir. Bu böcekler önce kurtçuk olarak yaşar bir dönem
sonra kelebeğe dönüşür. Güve böceği kelebek şekline dönüşmeden önce yumurtlayamaz.Güvenin vücudunu saran milyonlarca tüy vardır. Güvenin kulak yapısı çok uzaktan gelen sesleri dahi duyabilme özelliğine sahiptir. Güve kelebeğe benzediği için birçok kişi tarafından pek ayırt edilmez. Güve ile kelebekler şu özelikler yardımı ile birbirinden ayrılılarGüve kanatları tüylü ve polenlidir fakat kelebeklerde kanatlar tüysüzdür.Güveler mat ve soluk renklerde fakat kelebekler canlı ve renge renktirler.Güveler geceleri aktif olurlarken kelebeklerde gündüzleri aktiftirlerGüvelerde radar sistemi çok gelişmişken kelebeklerde pek gelişmemiştir.
Güve yumurtlama yöntemi ile çoğalır. Dişi Güvenin bıraktığı yumurtadan larva kurtçuk olarak çıkar bu kurtçuk bir dö;nem sonra kelebek şekline döner. Güvenin ömrü ve üreme sıklığı türüne göre değişir. Genelde Güvenin ömrü altı aydır.Güve insanlara ısırarak zarar vermez fakat Güve maddi-manevi olarak insanlara zarar verir. Güve ö;zellikle hayvan yünlerinden yapılmış olan kıyafetleri ve her türlü eşyaları kemirip yer. Güve kaşmir, yün, ipekten ten oluşmuş elbiselerimizi, halılarımızı, perdelerimizi afiyetle yer. Bazı Güve türleri özellikle kürk yer. Kürk yiyen Güveler kürk imalatı ve satışını yapan firmaların depolarında büyük sıkıntı vermektedir. Güve türlerinin bazıları odun ve ağaçtan yapılmış eşyaları yer.Buğday Güvesi olarak bilineni ise buğday ve mısır gibi tahılla beslenir.Güve evlerde elbise dolaplarında manevi anlamı olup saklanılan sandıktaki eşyalara, kumaşlara, yün den oluşmuş yastık ve yataklara büyük zarar verir.
Güve renkleri çok çeşitlidir, nerdeyse her renkte Güve görebilmek mümkündür. Genelde kahverengi, gri ve mat renktedir.
TAHIL GÜVESİ
Bu Güve çeşidi özelikle tahılların bulunduğu alanlarda bulunur. Bu Güve çeşidi tahıl ile beslenir tahıl tanesinin içini kemirerek yer ve sadece dış kabuğunu bırakır bu bakımdan tahıl için çok zararlı olan bir haşere türüdür. Tahıl Güvesi tahıl depolarına tarlalardan ekinlerin üzerindeki Güve yumurtası ile olur. Mutlaka tahıl ambarları insan sağlığına etki etmeyen ve tahılları bozmayacak ilaçlar ile ilaçlanmalı.
HALI GÜVESİ
Bizim için zararlı olan bir Güve çeşididir. Evlerdeki hayvansal ürünleri besin olarak tüketirler.Evlerimizde halı, kürk, kıl ve tüylü eşyalar, ipekli kumaşlar, yün elbiseler ve pamuksu eşyalara zarar verirler.Halı Güvesi evlerde yumurtasını elbiselerin yaka altlarına dikiş arasına, elbiselerin koltuk altlarına bir koza ö;rerek bu koza içine bırakırlar.Elbise Güvesi açlığa uzun zaman dayana bilen bir haşeredir. Halı Güvesi besin bulamadığı zaman kendisine bir koza örerek içine girer ve uzun zaman burada kalabilir.
DERİ GÜVESİ
Deri Güvesi evlerde ve fabrikalarda bulunan hayvansal bütün maddeleri yer.Evlerde deri elbiseden tutunda deri koltuklara kadar her şeyi kemirirler. Bu haşere gurubu deri fabrikaları veya depolar için büyük bir tehlike arz ediyorlar.
Deri Güvesi ilaçlaması için mutlaka ilaçlama şirketinden yardım alın ve mücadele için mutlaka ilaçlama şirketi ile çalışın.
AĞAÇ VE AHŞAP GÜVESİ
Ağaç Güvesi tamamen ahşap ve odunsu maddelerle beslenir. Bu Güve çeşidi tahta ve ahşaptan oluşan tüm maddeleri kemirirler. Ağaç Güvesi kullandığımız eşyaları kemirip zarar verdiği için bizim için çok zararlı olan bir haşeredir. Güve ve çeşitleri insanı ısırıp sokmazlar bu tür canlılar insanın besinlerine ve eşyalarına zarar verir.GÜVE İLE MüCADELE VE GÜVE İLAÇLAMA
Her Güve çeşidi için kullanılan ilaçlar farklıdır. Bu bakımdan Güve ilaçlaması yaptırdığınız zaman mutlaka ilaçlama şirketinden yardım ve bilgi alınız.Güve ile bireysel mücadelede kokusu kötü olan Güve kovucu ilaçlar kullanılmakta yalnız bu giyim mağazalarının satışını düşürmekte ve tahıl ambarlarında bu sağlık açısından kullanılmaz. Güve ile mücadele mutlaka profesyonel ilaçlama firmasından yardım alınmalı. Güve yumurtlama yöntemi ile çoğaldığı için periyodik ilaçlama yapılmalıdır.Güveler hakkında diğer açılımlar.
güve
Hz. Süleyman’ı yere yıkan mahlukat.
Hz. Süleyman asasına dayanmış otururken ölümü gelmiş ve Cinler öldüğünü bilememişler, başında azap içinde bekleşip durmuşlar, ta ki, bir güve asasını kemirip, Süleyman’ı yere yıkıncaya kadar.
Kuran’ı Kerim, Sebe suresi:
14- Ne zaman ki Süleyman’a ölümü hükmettik, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız bir güve böceği yere dayandığı asâsını yiyordu. Bu sebeple Süleyman yere yıkılınca ortaya çıktı ki, cinler eğer gaybı bilir olsalar o zilletli azab içinde bekleyip durmazlardı.Asası Sedir ağacından olsaydı belki de Güve yemeyecekti. Güve yemeyinceHz. Süleyman devrilmeyecek, ölümü anlayamayan Cinlerbaşında öylebekleşip duracaklardı.
Yaz başı, eşime güvelere karşı naftalin kullanmamız gerektiğini söylediğimde hemen internetten araştırmış, Naftalin zehirli, insanlara zararlı diyerek karşı çıktı.
- Peki o zaman ne kullanalım?
- Lavanta veya Sedir ağacı diyorlar!
-Peki onlar zararsız ve zehirsiz ise Güveyi nasıl engelliyor?
Bu işler bilim ve hesap-kitap işi. Naftalin dükkanlarda satılıyor. Avrupalı ciddi tehlikesi olan bir ürünü piyasaya sokmaz diye düşündüm. Ve ardından bahse girerim Naftalinden zehirlenme oranı, trafik kazalarında ölme riskinin yanında devede kulak kalmaktadır dedim. Bu işi araştırıp Naftalin olayına bir açıklama getirmenin zamanı… Hz. Süleyman gibi yıkılmayalım…
Güveye karsi kullanılan ürünün Naftalin olduğuna emin miyiz?
İlk bulgum; Naftalin’in 1820 yılında keşfedilen, kömür katranından elde edilen, güve gibi zararlılara karşı bir zamanlar kullanılmış fakat bugün artık hemen hiç bir yerde kullanılmayan bir kimyasal madde olduğu. Kullanımdan kaldırılmasının başlıca nedenleri; üretiminin zahmetli, tehlikeli ve ürünün belli dozlarda öldürücü olması ve bilimin benzer işi gören daha az zararlı maddeleri üretebilmiş olması. Naphtalene, C10H8, bkz:http://en.wikipedia.org/wiki/NaphthaleneTahmin edeceğiniz, AB ve ABD’de piyasada satılan, Naftalin ismi verilse bile, orjinal Naftalin değil. Çok farklı ve daha az zaralı bir kimyasal madde,Diklorobenzen. Dichlorobenzene, C6H4Cl2 bkz:http://en.wikipedia.org/wiki/1,4-Dichlorobenzene
Naftalin güveleri zehirleyerek öldürdüğü halde, diklorobenzen kokusuyla kaçırtabiliyor. Daha az kullanılması yeterli. Zehirliliği, kullanılan miktarla orantılı olarak, naftaline göre çok düşük. Düşük dozlarda zararsız olması nedeniyle, sadece güveye karşı değil, her türlü kokuya karşı, koku bastırıcı ve parfüm olarak, pek çok ev ürününde kullanılmakta .
Düşük doz nedir? Zararlı etkiler ne zaman başlar?
Türkiye’yi bilmiyorum, ama Avrupa ve ABD’de satılanın sadece diklorobenzen olduğunu öğrendik. Ne kadar kullanırsak bizi devirebilir. Bu önemli. Belçika’da satılan normal bir paket naftalin (gerçekte diklorobenzen) üzerinde çalışalım. Moleküle ait tüm kimyasal ve biyolojik bilgiler internette var. Bize Sherlock Holmes’luk yapmak düşüyor.
Paket içeriği net 200 gram . P akette ortalama 50 tane naftalin topu var. Bu durumda 1 naftalin topu 4 gram çekiyor .
Katı dansitesi 1.2 gr/cm3 olduğundan, bir topun yaklaşık 3.3 cm3 olduğunu da hesaplayabiliriz. Bu tür benzen molekülleri sıvılaşmadan gaza dönüşebiliyor ve normal oda sıcaklığında son derece yavaş bir buharlaşma gösteriyorlar. Gaz dansitesi 5 oldugundan, hava (1) dan ağır oldugunu ve aşağıya çökeceği için buharının direkt solunmasının çok güç olduğunu da anlayabiliriz.
Bu durumdan, emekleyen bebekler kesinlikle zararlı çıkacaklardır.
Zaten bildirilen, bu ürünün aşırı kullanılmasında rahatsızlananların çoğu bebek, zehirlenenler ise naftalini (diklorobenzen) şeker diye yiyen küçük çocuklar. Aman dikkat !!!
Topların ortalama ömrü 30-40 gün olarak bildiriliyor. Normal kullanımlık bir senaryo kuralım. Bir odada, 5 cekmece ve 4 dolaba birer tane naftalin koyduğumuzu varsayarsak, 9 top , yani 36 gram kullanmış oluruz. Bunun havaya karışması zehir etkisini bizde gösterir mi?
Örnek oda 15 m2 ise, yaklaşık 35-40 m3 hava vardır. 36 m3 alalım. 9 topun erimesi de (ortalama) 36 gün sürerse, gün başına havaya 1 gram naftalin karışabilir. Odanın kapısı kapatılarak bütün gün havalanması engellenirse, ortalama konsantrasyon metreküp başına 28 miligrama erişebilir (2 8 mg/m3). Normalde, odanın kapısı aralıksa, naftalin buradan bütün eve dağılacaktır . Yazın genelde oda kapılarını kapalı tutmayız. Örnek bir 100 m2′lik evde, 240 m3 hava varsa ve evin pencerelerinin bütün gün açılmadığı bir koşulda konsantrasyonun 4 mg/m3 ulaşabilmesi mümkündür.
Yani kaba bir hesapla, 9-10 naftalin tanesinin ‘örnek’ evimizdeki solunan havada yaratabileceği konsantrasyonun 10 mg/m3′ü geçmeyeceğine ikna olabiliriz.
Gerçekte kullandığımız naftalin değil, diklorobenzen olduğu için, onun kabul edilebilir ve tehlikeli dozlarına bakacağız. Kabul edilebilir dozun 10 ppm veya 60 mg/m3 olduğunu görüyoruz.
Bu durumda naftalinin (diklorobenzen) tehlikeli olabilmesi için bir günde 12 gr’dan çok naftalinin evin havasına karışması gerekli. Bunun için , 9 değil de,100′den fazlanaftalin topunun evin çeşitli yerlerine konması gerekecektir.
Yani 200 gramlık 2 paket naftalini eve boca etmek… Böyle bir işe kalkışanın zehirlenmek de hakkıdır kanımca.
Deneyler yapılmış zavallı hayvanlar üzerinde… Araştırma sonuçları özetle şöyle, Fare, sıçan ve tavşanlar için:
Tehlike sınırı 25 ppm (150 mg/m3). Yani ‘örnek’ evde yaşadığı varsayılan bir farede göz ve deride ciddi yanmaların başlaması için etrafa6 paket naftalin(diklorobenzen) boca etmek gerekiyor. Zehirleyici etkiler ise 50 ppm (300 mg/m3) ten başlıyor. Farelerde sindirim yolu ile LD50 ölümcül dozu yaklaşık 0.5 gr/kg. (Yani 250 mg diklorobenzenyedirilenyarım kiloluk farelerin yarısı ölmüş.) Canilik ama işte bilimsel veri…
İnsanda deri, göz ve solunum yollarında iritasyon yapması için gerekli doz 1000 ppm (6 gr/m3). Sindirim yolu ile, örneğin 20 kg’lik bir cocuğun 10 gram veya 3 tane naftalin (diklorobenzen) yemesi tehlike arz ediyor, ölumcül olabilir.
Her türlü ürün gibi çocuklardan uzak tutulması gerekiyor.
Objektif olalım: Naftalin zehirli özellikleri olan ve küçük bir çocuğu (yendiği takdirde) öldürebilen bir nesne. Fakat, makul bir kullanım (10 naftalin topu) kabul edilen güvenlik sınırının 5 kat altında kalıyor. Ve tehlike sınırının 15 kat altında…
Neresi Zararsız kardeşim? Kanım dondu bunları okuyunca!
Bende bombayı sona sakladım zaten!Gelelim, ben yinede kimysal kullanmam, doğal çözümler ararım diyenlere. Örneğin, Lavanta varken neden kimyasal zehirler kullanayım diyor olabilirsiniz. Düşündünüz mü acaba Lavanta Güveye nasıl engel oluyor (felç ediyor)?
Doğal bitki özlerinin zararsız olduğunu düşünenler geneldezehir tanımını bilmeyenlerdir.
Örneğin, Naftalin in anestezik (ağrı kesici) ve böcek ilaçlarında kullanılmasını zararlı olmasına yoruyoruz, ama Lavanta yağının ağrı kesici ve antibakteriyel özellikleri olmasını direkt hayra yoruyoruz. Lavanta ağrıyı nasıl gideriyor? Bakteriyi (canli organizma) nasıl öldürüyor? Tabiki anestezik olduğu için ve dozuna göre zehirli olabildiği için…
Gerçekte Lavanta ve Diklorobenzen tabiatlari (etkileri) dolayısı ile aslında benzer zehirlerdir. Belli dozlarda fayda sağlarız, aşırı dozlarda zehirli etkileri ortaya çıkar.
Çünkü: ZEHİRİ ZEHİR YAPAN ADI DEĞİL, MİKTARDIR. Tuz zehir midir? Yarim kilo tuzu suyla karıştırıp bir kerede için anlarsınız!
Doğal kabul edilen pek çok şeyin fazlası, naftalinin fazlası gibi canlılara zarar verici, zehirleyicietkilere sahip olabiliyor.
1 kilo naftalini evin her yerine serperseniz zehirlenebilirsiniz. 10 gr naftalin yiyen biri zehirlenebilir. 10 gr Lavanta yağı içen de zehirlenir, ve hatta 10 mg Okaliptus yağı kesin öldürür. Hepsini daha az miktarda, uygundozunda kullandığınızda ise faydalanırsınız.
Pek çok bitki ve ağaç, kendilerini ZARARLILARDAN (bocek, asalak, bakteri, mantar vb) korumak icin doğa tarafından ZEHİRLİ silahlarla donatılmışlardır. Bu bitkilerin genelde yağlarında yer alan bu maddelerin yüksek konsantrasyonları insan ve hayvanlarda da etkili olabiliyor.
Naftalin yerine ozellikle Lavanta bitkisi ve Sedir ağacı önerilmesinin en önemli nedeni, bu bitkilerin içerdiği zehirlerin miktarının düşük olması. Az naftalin kullanmakla bolca lavanta kullanmak arasında pratik ve teorikbüyük farklar olmadığı görülebilir. Yoksa doğaldır, zehirli değildir gibi bir açıklama yalan olur.
Manolya, Lavanta, Bergamut , Sandal ve Sedir ağaci gibi pek çok bitki, kendilerini böcek ve zararlılardan korumak icin Naftalin ve benzeri moleküller üretmekteler … Ve minik böcek ve asalakları felç ederek, zehirleyerek veya eriterek kendilerini korumaktalar. Güve kelebeğinden korunmamızı sağlamaları bu yüzden.
Naftalin yerine önerilen Lavanta yağının %37’sini oluşturan Linalool maddesi güve kelebekleri ve larvalarını felç ederek öldürüyor. İnsanlar için bayıltıcı dozu 3 mg/L ve oldürücü (LD50) dozu 2-3 gr/kg. Bir ay boyunca 160 mg/kg Lavanta verilen farelerde karaciğer ve böbrek hastalıkları görülüyor. Ayni doz diklorobenzen de farelerde ayni hastalıklara yol açıyor.
Kanımız dondu mu?
Düz mantıkla bunun bir anlamı diklorobenzenin Linalool’den 4-6 kat daha zehirli olduğudur. Fakat doğru mantıkla, diklorobenzeni Lavantaya oranla 4-6 kat daha az miktarlarda kullanmanın yeterli olacağıdır. Sonuçta ikisi de belli dozun üstünde zehirli.Bu arada 10 mg Okaliptüs yağının adam öldürdüğünü söylemiştim. Okaliptüs’ün en zehirli bitkiler grubunda oldugunu biliyor muydunuz? Lavanta ve Naftalin onun yanında zemzem suyu kalır. Okaliptus yağının yetişkinlerde öldürücü dozu sadece 0.5 mL/kg. 2-3 ml saf Okaliptol bir yetişkinde bilinç kaybına yol açabiliyor, 5 ml ve üstünde almak Hz. Süleyman’ı bile devirir. Fakat çok çok küçük dozları Tıpta SAĞLIK için kullanılıyor. Okaliptüslü bonbonlar’da ya aroması var ya da mikrogram düzeyinde ekleniyor.Okaliptus agaçlarının çevrelerini nasıl zehirleyebildiklerini görünce ben de şaşırdım:
(c)2007 Cem Turgay By cem on 29 Haziran 2010 | Etiketler:güve,Hz. Süleyman,lavanta,naftalin
0 adet mesaj var:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler enkısa zamanda incelenip yayınlanacaktır.